Death Note (anime & film)

Death Note Özet / Eleştiri (Spoiler İçerir)




Son bölüm de dahil olmak üzere spoiler içeriyor. Animeyi bitirdiyseniz ya da spoiler yemek istiyorsanız okumaya devam edin.

İlk kez 2003'te, Jump isimli bir manga dergisinde yayınlanan, ardından 2006'da animesi ile izleyici ile buluşan Death Note bir çok kişi tarafından hayranlık kazanmayı başarmış bir yapıt. Hâlâ günümüze kadar kitlesini koruyor ve yeni izleyiciler kazanmaya devam ediyor.

Olay Ölüm Melekleri Diyarı'ndaki, bir ölüm meleği olan Ryuk'un sıkılması ve kendine ait olan ölüm defterini dünyaya bırakması ile başladı.

Animede Ryuk, eğlenceli ve şirin bir karaktere sahipken Netflix'in yayınladığı filmde Ryuk karakteri sadece karanlık bir yaratıktan ibaretti, eminim ki filmdeki bu durum benim gibi Ryuk'u sevenleri rahatsız etmiştir. 

İleride deftere sahip olacak kişi ise Yagami Light. 
Light kişilik olarak zeki ve okulun wn başarılı öğrencilerinden biridir, bunun yanısıra yakışıklı olduğu için de kızların ilgisini çekiyordur, fakat Light kızlardan çok dersleri ile ilgilenen bir tiptir.
Evet, filmde de bunu pek görememek beni fazlasıyla üzdü. Filmdeki Light karakteri Animedeki ile fazlasıyla zıt. Filmdeki Light karakteri kızlara düşkün, korkak ve animedeki kadar da zeki sayılmaz.

Her neyse animeye devam edelim.
Light sıkıcı ders saatinde, pencereden dışarıyı seyrederken bir defterin aşağıya düştüğünü farkeder, bu defter tabii ki de Ryuk'un defteridir.

 Ders bittiğinde herkesin evine dağılmak için okuldan çıktığı sırada Light, az önce aşağıya düşen şeyi merak ederek düştüğü yere gider. Yerde gördüğü şey bir defterden başka bir şey değildir. Yerdeki defteri alarak inceler, üzerinde "DEATH NOTE" yazan defterin arkasında da kullanım talimatları vardır. Ölüm melekleri de dahil Death Note hakkında edinilen bilgi sadece arkasına yazılı olan talimatlar kadardır, fakat ileride Light Death Note hakkında daha fazla bilgi ediniyor.

“Bir insanın tam ismini yazarsanız o kişi ölür”

Light okuduğu yazı ile alaycı bir tavır sergileyerek güler ve saçmalık olduğunu düşündüğü bu defteri geri bırakır.

Birkaç adım yürüdükten sonra, her ne kadar inanmasa da defteri öylece bırakıp gidemeyeceğini farkeder ve yere bıraktığı defteri alıp çantasına koyarak okuldan ayrılır.

“Yazan kişi, ismini yazdığı kişinin yüzünü aklında canlandırmazsa ölüm gerçekleşmez. Bu nedenle aynı isime sahip kişiler etkilenmez. Eğer ölüm nedeni ismin yazılmasından 40 saniye sinra yazılırsa gerçekleşir, ölüm nedeni yazılmazsa ismi yazılan kişi kalp krizi geçirerek ölür.”

Light, ilk başta olanları bir eşek şakasından ibaret sanıp inanmasada bunun öylece kestirip atamayacağı bir şey olduğunu da farkındadır. Bir kalem alır ve yazmak için birini düşünür ama Light yazdığı kişinin sıradan, masum biri değilde suçlu olan kötü biri olmasını ister. Bu yüzden haberlerde gördüğü, ana okulu çocuklarını rehin alan bir katil zanlısının ismini yazar. Birkaç dakika beklediğinde hiçbir şey olmadığı için kalmak üzereyken haberlerden zanlının kalp krizinden öldüğünü öğrenerek defteri keşfetmiş olur.

Aradan beş gün geçer, Yagami deftere bu süre zarfında bir sürü isim yazmıştır. Defterin sahibi olan ölüm meleği Ryuk Yagami'nin odasına gelir, Yagami'ye defteri düşürdüğünü söyler. Yagami cesur bir şekilde Ryuk'a defteri kullanmanın bir bedeli olduğunu düşündüğünü ve bu bedelin ne olduğunu sorar. Fakat Ryuk Yagami'yi şaşırtırak defteri kullanmanın hiçbir bedeli olmadığını, defter dünyaya geldiği için ve kullanıldığı için artık dünyaya ve Yagami'ye ait olduğunu söyler. Eğer defteri istemiyorsa bir arkadaşına vermesini, bu takdirde her şeyi hafızasından sileceğini ekler. Tabii ki Yagami böyle bir şey yapmayacaktır, çünkü defteri başkası ele geçirseydi kendisi kadar iyi niyetli olmayacağını biliyordur.
Ryuk sadece defteri kullananların çekeceği acı ve dehşet olacağını söyler ama defteri kullanan herhangi birinin cennet ya da cehenneme gideceğini düşünmemesini ve öldüğünde Light'ın ismini deftere kendisinin yazacağını söyler. Bu da bana Light'ın ölümünden sonra Ölüm Melekleri Diyarına gidebileceğini düşündürdü, bunun hakkında bazı kısa videolar ve alternatif sonlar var hatta.

Light'ın defteri kullanmasının ardından Ryuk artık Light'ı takip etmek zorundadır. Bu da bir tür kuraldır, ölüm meleğine ait olan bir defter kullanıldığında, defterin ait olduğu ölüm meleği defteri kullanan kişiyi takip eder ve ölüm meleğini sadece o defteri kullanan ya da o deftere dokunan kişi görebilir. Yani bu yüzden Light'ın ailesi ya da herhangi biri Ryuk'u göremez, deftere dokunmadıkları sürece tabii.

Light bu yüzden defteri herhangi bir yere bırakamayacağını biliyordu. Bu yüzden defteri saklamak için çekmecede özel bir yer hazırladı.


Bunu bile bu kadar ayrıntılı düşünmesi benim aşırı hoşuma gitmişti ve burada da Light'ın gerçekten çok zeki olduğunu anlayabiliriz. 

Light, Ryuk'a defteri neden ona verdiğini sorduğunda Ryuk özel olarak onu seçmediğini, sıkıldığı için defteri dünyaya bıraktığını söyler. 

Light daha sonra defter hakkında bir çok şey öğrenir. Deftere yazılan ismin ölümünün süresini ayarlayabildiğini ya da ölmeden önceki hareketlerini kontrol edebileceği gibi.

Daha sonra Light'a ulaşmak için internette bir sürü site açıldı, ona katil anlamına gelen 'KİRA' lakabını taktılar ve öldürülmesi istenilen suçluları internet aracılığıyla Kira'ya, yani Light'a ulaştırmaya çalıştılar.

Lakin Light ne kadar zeki olsada L'in zekası beni daha çok büyüledi.

L, ölümleri takip ettiğinde, ölümlerin büyük bir kısmının Japonya'da ve okul saatleri dışında olduğunu anlamıştı, dolayısıyla Kira'nın bir öğrenci olduğunu da anlamıştı.

L bir haber programında kendisinin yerine başka birini çıkartarak ismini söylettirdiğinde Light hiç düşünmeden L'i öldürmek için deftere onun ismini yazmıştı, saniyeler sonra L zannedilen kişi herkesin karşısında kalp krizi geçirerek ölmüştü. Burada Light, kendisine karşı gelindiği için öfkesine ve kibrine yenik düşmüştü. Defteri sakladığı kadar burada da düşünseydi belki de L onu asla bulamazdı. 

Light kendisini adalet dağıtan bir tanrı olarak görse de FBI ajanlarını sadece kendisini yakalayacakları ya da ele verecekleri için öldürmüştü, bu da onu tam anlamıyla kira yapıyordu. Defterin gücü Light'ı da ele geçirmişti. 
O da kırmızı elmanın tadına bakmıştı.

Light'ın bu hatası yüzünden L, Kira'nın sadece öldüreceği kişinin ismini bilmesi ve yüzünü görmesiyle hayatına son verebileceğini de öğrenmiş olmuştu. Bunun yanı sıra haber programı Japonya'nın her bölgesinde farklı saatlerde yayınlandığı için Kira'nın hangi bölgede yaşadığını da öğrenmişti. Bu da beni etkileyen bir diğer şeydi, burada L'in çok zeki olduğuna karar vermiştim.

Fakat Light'a hayran olduğum bir bölüm daha vardı, aslında her bölümde hayran kalıyordum ama bu biraz daha fazlaydı.

L, Kira'nın polislerin ailesinden biri olduğundan (daha çok Light'tan) şüphelendiği için polislerin evine kamera taktırmıştı. Light odasına çıktığında gözleri, odasına girip çıkanı anlamak için kapının kenarına sıkıştırdığı kağıt parçasını bulmuştu, kağıt parçası yerindeydi ama sadece bununla sınırlı değildi. Bunun için de video bırakacağım.


Light burada odasına giren birinin olduğunu anladığı için Ryuk onunla ne kadar konuşsa da ona cevap vermiyordu. 

Bu sahnelerde Light artık odada Ryuk'a elma veremeyeceğini söylemişti, çünkü uçan bir elma dikkat çekerdi. Bu sıralar Ryuk'un elma yemediği için bazı semptomlar göstermesi çok komikti, amuda kalkıp takla atmak gibi. 

Ve işte etkilendiğim sahne. Light'ın bir eliyle derslerine çalışırken bir eliyle de ölüm defterine isim yazdığı o mükemmel sahne. Bu cidden çok güzeldi..




Bir de L'in Light ile aynı sınava girmesi, ikisinin de en başarılı seçilip birlikte konuşma yapmaları vardı. Burada L ismini ünlü bir aktörün isminden koymuştu, ardından Light ile yanyana oturarak Light'a 'Ben L' demişti, ikonik sahnelerden biri daha. Bu Light için çok aşağılayıcı olsa da, her ne kadar Light'çı olsam da harikaydı. Tabii ki L bunu yaparken hâlâ Light'ın Kira olabileceğinden şüpheleniyor, hatta bunu biliyordu. Onunla arkadaş olarak, ona daha yakın olarak bunu ortaya çıkarmak istiyordu. 

Burada bir satranç gibi düşünerek oynadıkları tenis maçını da hatırlatmak isterim.


Netflix'teki filmde de yine L karakteri de çok zıttı, animedeki kadar zeki değildi, hatta sadece oturuşları benziyordu bile diyebiliriz. Animede L'in ten rengi tüm karakterlerden daha beyaz olmasına rağmen filmde L'i sayahi yapmışlardı, siyahi bir karaktere karşı değilim ama L karakteri için uygun değildi bence, illa bir siyahi karakter oynatmak istiyorlarsa bunu Light'ın babası ya da FBI ajanlarından biri yapmaları daha mantıklı olurdu. Animedeki L çok fazla tatlı tüketen, salaş giyinen, içine kapanık ama zekasını konuşturan bir tipti ve yürüyüşü bile kamburdu. 

Burada da anime adına filmi izlerken utanmıştım, çünkü animeye göre film rezaletti.

Ve tabi Misa karakteri. Filmde kız kitap hırsı yüzünden deftere Light'ın ismini yazmış eğer defteri kendine devretmesse öleceğini söylemişti.
Animedeyse Misa Light'a tapıyordu neredeyse. 

Misa animeye girdiğinde çoğu kişinin aynı şeyi düşündüğüne eminim.

 "Bu kız aptal mı?"

Light ve L birlikte çalıştıkları zamanlarda ortaya çıkan Misa Kira'yı bulmak için bir sürü kişiyi düşünmeden öldürüyor ve televizyon yayınlarında hiç düşünmeden ölüm defteri ve ölüm melekleri hakkında konuşuyordu. Aslında amacı sadece ailesini öldüren katilleri ortadan kaldıran Kira'ya ulaşmaktı. 

Misa'ya aşık olan bir ölüm meleğinin Misa'yı kurtardıktan sonra ölmesinin ardından, Rem isimli ölüm meleği ölen ölüm meleğinin defterini Misa'nın bulmasını sağlamıştı ve böylece Misa ikinci Kira olmuştu.

Ölüm melekleri bir kişinin ölümünü durdurmak için herhangi bir şey yaparsa ölüyorlardı, Misa'ya aşık olan ölüm meleği de Misa'yı öldürecek olan kişinin hayatına son verdiği için ölmüştü. Bu yüzden ölen ölüm meleginin kalan ömrü Misa'ya eklenmişti. 

Rem defteri Misa'ya getirdiğinde aynı Ryuk gibi Rem de Misa'ya teklifini yapmıştı. Ömrünün yarısına karşılık bir ölüm meleğinin gözleri, bu gözler (ölüm defterini kullanan kişilerin dışında) insanların gerçek ismini ve yaşam süresini gösteriyordu. 
Ve Misa hiç düşünmeden bunu kabul etmişti.

Fakat L yine etrafında gerçekleşen olaylardan ikinci Kira'nın, insanları sadece yüzüne bakarak öldürebildiğini anlamıştı.

Light, Misa'nın daha fazla defter ve melekler hakkında bilgi vermesini istemediği için onunla buluşmak ve sevgili rolü yapmak zorunda kalmıştı. Misa her ne kadar Kira'ya hayran olsa da Light'ı gördüğünde ona aşık olmuştu.

Bunun dışında etkilendiğim bir bölüm daha var ki o da Light'ın hafızasını silmeyi kabul ettiği bölümdü.




L ikinci Kira olan Misa'yı kaçırtıp işkence edip konuşmasını sağlamak için onu kameralar ile izleyebileceği bir yerde tutuyordu. Normalde Light'ın Misa'yı kurtarmak için bir girişimde bulunacağını düşünmüyordum ama Rem'in söyledikleri yüzünden biraz olsun buna mecbur kalmıştı bence. Misa bağlı tutulduğu odada Rem'e kendisini öldürmesi için yalvarıyordu, tabii ki Rem ona aşık olduğu için böyle bir şey yapamazdı bu yüzden Kira olduğu zamanki hafızasını silmişti, aynı Light'ın planladığı gibi.

Light'ta kendisinin bir hücrede tutulmasına izin vermişti, tabii ki hücreye girerken Kira kimliği ile girmişti ama hücreye girdikten sonra Ryuk'a defteri reddettiğini söyleyip hafızasını sildirmişti. Bu bölümler, yani Light'ın kira değil de iyilik meleği gibi davrandığı bölümler bana aşırı sıkıcı gelmişti ama her şeyi öğrendiğimde 'Wow' olmuş ve kalakalmıştım. Bu plan etkileyiciydi gerçekten.

Evet, bu yazımda sadece bu kadarından bahsetmek istedim. Zaten gerisi bana pek sarmadı, Near, Mello falan.. Bana sıkıcı gelmişti açıkçası ve gereksiz karakter eklenmiş gibiydi ama son bölümlere doğru Near'a biraz sempati duymuştum.

Başka bir yazıda görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KakaoTalk Nasıl Kullanır

Killing Stalking

Ayıplı Şeyler'e Büyük Tepki